Duygu Asena ütü yapıyor, dalgın dalgın. İnsan Duygu Asena olunca bile ütüden muaf olmuyor. Yarın Cumartesi filminden. Bilge Olgaç’ın 1988 tarihli filmi.
Yazıların kategorisi: “SONSUZ PATATES”
Annemin Gözyaşları filminden bu sahne, film 1957 tarihli. Ne zaman önce seyretmişim, hiçbir şey kalmamış aklımda filmden, bir bu kadın! Halbuki filmi vizyondayken seyredenlerin hatırlama ihtimali yok gibi bu sahneyi, değil mi? Ben onu filmden çekip çıkarınca, o gün bugündür pirinç ayıklıyor burada bu kadın. Pirinç ayıklama cezasına çarptırılmış gibi…
Lale Oraloğlu bu çamaşırları kaynatan. Kırık Çanaklar filmi böyle açılıyor neredeyse, o gün çamaşır günüymüş çünkü. 1961’de Memduh Ün çekmiş filmi, ama senaryoda yine Oraloğlu’nun parmağı var.
Çok seviyorum bu gifi. Evde hayat devam ediyor, insanlar koltuklara yayılmış sohbet ediyorlar. Çocuklar oyun halinde, televizyon açık, karınlar doymuş, her şey yolunda, her şey yolunda derken… Evin ortasından bir hayalet geçiyor, elinde de çamaşır sepeti! Hayalet, çamaşır yıkamış, çamaşır asmış, kimse görmüyor, yüz kere geçse ev ahalisinin önünden görmeyecekler…
Sadece bu işi yapanların, süpürgeyle (ve biraz da öfkeyle) dünyaya girişenlerin bilebileceği türden bir an.
Gençlik Hülyaları filminden. Pervin Par epey ağır işlerin altından kalkmaya çalışıyor ve filmin ortasında da ölüyor. Hayatta yaptığı son işlerden biri de ütü.
Sabiha, Halil'in gömleğini ütülüyor. Sabiha, Halil'i sevdiğinin farkına varmış!
Çil Horoz filminde var bu sahne. Karşılıklı çarşaf çekiştirme sahnesi çok olmayabilir sinemamızda. Rumuz Goncagül‘de hatırlıyorum hayal meyal bir de. Bu yaptıkları iş çok zor, fakat Ayla Algan ile Tüluğ Çizgen iyi iş çıkarıyorlar. Mükemmel dengeyi yakalamış, senkronize olmuşlar.